29 Eylül 2010 Çarşamba

Komedi sürüyor; Devrimci Hanefi


 Bir Devrimci Karargah davasıdır gidiyor 1.5 senedir. 27 Nisan 2009'da Orhan Yılmazkaya'nın yaşadığı eve düzenlenen ve Yılmazkaya'nın öldürülmesiyle sonuçlanan operasyonun ardından devlet, örgütün çökertildiğini bizzat açıklamıştı oysa ki. Arada 1.5 sene geçti, Devrimci Karargah operasyonları sürdü, Troçkistler, SDP genel başkanı, bağımsız devrimciler gibi pek çok cenahtan alakasız isim bu operasyonlarda gözaltına alındı, tutuklandı. Birbiriyle hiçbir politik benzerliği olmayan bireyler ve yapılar, aynı torbanın içine doldurulup aynı davadan mahkum edildi. Bu davanın saçmalığına tam alışmaya başlamıştık ki, bu kadarına da yuh dedirtecek bir hareket geldi devletten.
Devlet içindeki cemaat yapılanmasını ifşa ettiği kitabından sonra başına bir şeyler geleceğini herkesin bildiği Hanefi Avcı, Devrimci Karargah'a yardım ve yataklıktan içeri atıldı. Devletin üst düzey bir bürokratı, polis, emniyet müdürü ve profesyonel işkenceci olan bu şahıs, işkence ettiği isimlerle aynı örgütten olduğu gerekçesiyle cezaevinde. Neresinden tutsak elimizde kalıyor.
AKP'nin üç adet çuvalı var. Eski kontrgerillarla ulusalcıların tümünü doldurduğu Ergenekon çuvalı. Kürt siyasetinin seçilmişlerini doldurduğu KCK çuvalı. Ve devrimcilerle sol muhalefeti doldurduğu Devrimci Karargah çuvalı. Hanefi Avcı'ya üçüncüsü layık görüldü. Bu şahsın cezaevinde olmasına elbette hiçbir itirazımız yok. Kendisi ve aynı cenahtan işkenceci arkadaşları yıllar önce cezaevine girmeli ve hala orada olmalıydı zaten. Ancak Avcı yaptığı işkencelerden, işlediği cinayetlerden orada olmayı hak ediyordu. Yıllarca bu "hizmetleri" taktir edilen bu şahıs, yazdığı kitabında yıllarca gül gibi geçindiği cemaate sataştığı anda soluğu içeride alıverdi. Bu durum bize memleketin demokrasi seviyesini anlatmaya yetiyor. Solcuları, demokratları öldürdüğün sürece sorun yok, ne zaman cemaate bulaşırsın, o zaman yandın. İşte size sınırları genişleyen, herkese yeten o güzel demokrasi. Tepe tepe kullanın...