8 Temmuz 2010 Perşembe

Orta oyunu sürüyor: Anayasanız batsın...

 Anayasa Mahkemesi, AKP'nin 12 Eylül anayasasına yaptığı makyajın küçük bir kısmını iptal etti ancak paketin özünde bir değişim olmadı. Zaten Anayasa Mahkemesinin yapacağı düzeltmeden nasıl bir hayır gelir o da ayrı tartışma konusu. Bu hayatta tek derdi, laik-kemalist burjuva devletin varlığını devam ettirmek olanların, kendilerinin cumhuriyetle kazandıkları ayrıcalıklı konumu kaybetmemek kaygısıyla yaşayanların bize bir hayrı olmayacağı muhakkak.
Onlar; anayasada işçiler lehine hiçbir düzeltme yapılmamasıyla, memura grevli toplu sözleşme hakkı tanınmamasıyla, Kürt sorununu ve savaş ortamını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmamasıyla, örgütlenme özgürlüğünün sağlanmamasıyla, siyasi partiler kanununda değişiklik ya da seçim barajının düşürülmesi konusunda hiçbir şey yapılmamasıyla ilgilenmiyorlar. İlgilendikleri tek şey, yoksulların teriyle-kanıyla ayakta kalan devletin laik olup olmaması.
AKP ise revize ettiği 12 Eylül anayasasıyla sınıfsal karakterini zaten ortaya koymuş durumda. Daha önce yazdığımız gibi, "İşçi ve memurlar için grevli toplu sözleşme; yok...Örgütlenme özgürlüğünü sağlayacak düzenlemeler; yok...Siyasi partiler kanununda bir değişiklik, barajın kaldırılmasına dair bir düzenleme; yok...
12 Eylül anayasasının özü yine korunuyor, işçi sınıfı için değişen bir şey yok, Kürt sorununda akan kanı durduracak bir irade yok. Yapılmak istenen şey; demokratlık maskesi altında darbe anayasasını restore etmek ve daha güçlü bir hale getirmektir."
Biz bu durumda, "Bu da ileri bir adım, bu değişikliğe evet demeliyiz" diyenlerin safında değiliz. Cunta anayasasının özü kuvvetlendirilirken, halk anayasa değişiyor-demokratlaşıyor masalıyla kandırılıyorken kimse bizden evet dememizi beklemesin. Umudumuz, ulusalcılar gibi Anayasa Mahkemesi'nde falan olmadığı için hayal kırıklığı da yaşamıyoruz. Bu tahtıravallinin bir ucundaki kemalistlerle diğer ucundaki AKP'lilerin Kürt sorununun kanla çözülmesinde, işçi düşmanlığında, savaşta, sömürüde nasıl da kardeş olduklarını gördükçe durduğumuz yerin doğruluğundan da emin oluyoruz. Safımız emekçilerin safıdır, isteyen ulusalcıların, isteyen islamcıların peşine takılsın, biz yola koyulduk geliyoruz... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder