26 Kasım 2010 Cuma

Pınar Selek gülümsedikçe umudumuzu kaybetmeyeceğiz


Zor yıllardı, ülke bir korku tünelindeydi ve hiçbir yerden ışık gözükmüyordu. Yargısız infazlar, işkenceler, ev baskınları azalsa da devam ediyor, her eyleme polis saldırıyor, gençlere dahası çocuklara onar yirmişer yıl cezalar veriliyordu. Çok değil 10-15 sene öncesi. O günlerde Mısır Çarşısında bir patlama oldu, olay sorgusuz sualsiz emniyet ve her zamanki/her iktidardaki tartışmasız müttefiki medya tarafından bombalı eylem olarak ilan edildi. Oysa daha sonra açıklanacak bilirkişi raporlarının çoğu bomba olmadığını söyleyecekti (11 rapordan sadece ikisi bomba dedi). Suçlu ise bulunmakta gecikmedi, sosyalist bir avukatın sosyolog kızı Pınar Selek suçlu ilan edildi. Duruşma süresi hukuk skandallarıyla geçti, tek kelime Türkçe bilmeyenlerden alınan Türkçe ifadeler, hakkında sürekli değişen ifadeler, patlayanın ne olduğunun bir türlü anlaşılamaması. Ve elbette Pınar Selek'in gördüğü işkenceler. Bir hukuk komedisine dönüşen mahkemeler sonrası Yargıtay bir kez daha müebbet cezası verdi.

12 yıl boyunca hakkında somut hiçbir kanıt olmayan Pınar Selek'e karşı, iktidar yalakası medyanın tavrı ise hiç değişmedi. 98'de de, 2010'da da O'nun suçlu olduğuna insanları inandırmaya çalışanlar var. İşlerine gelince yargıyı yerden yere vuranlar, şimdi yargının elbette bir bildiği var diyorlar. Çünkü O'nun savundukları, Kürtler, politik kadınlar, eşcinseller her iktidar için nefret edilmesi doğal olan gruplar. Aslında O'nun her iktidar ve yalakaları tarafından düşman görülmesi O'nun yanında neden durmamız gerektiği için yeterli.

Ben çok bunaldığımda O'nun bir fotoğrafına bakıyorum, hemen her fotoğrafında o kadar güzel gülümsüyor ki bütün kasavetim dağılıveriyor.

Pınar'ı kurban etmek isteyenler, O'nun gülüşüne kurban olsun.