16 Haziran 2011 Perşembe

Vardık, Varız, Varolacağız !!!




Zirveler vardır tarihsel süreçlerde kendisine özel yer edinen, Türkiye 68'i için bu hiç şüphesiz 15-16 Haziran 1970 direnişidir, o zamana kadar olan Türkiye'deki hareketliliğin sadece öğrenci hareketi olduğu, ordu ile birlikte ileriye yönelik adımlar atılabileceği hayallerini paramparça etmiş. Herşeyden de önemlisi İşçi Sınıfının gücünü ve sınıfın kararlılığı durumunda neler yapabileceğini açıkça gözler önüne sermiştir. Bu güç ve kararlılık tarihsel düşmanı burjuvazi ve varlık nedeni ona koruma köpekliği yapmak olan faşistleri harekete geçirmiş ve 12 Mart muhtırasına giden süreci hızlandırmıştır. 12 Mart sonrası Balyoz harekatı ve daha sonra yeniden ve daha büyük kararlılık ve tecrübeyle güçlenen antifaşist hareket ise 12 Eylül darbesiyle geçici olarak yenildiye uğratılmıştır. 41 yıl önce sınıfı sonsuza kadar yenilgiye uğrattıklarını düşünenler ise her yenilgide devrimcilerin yeniden daha inançlı/iradeli ayağa kalkmasına engel olamadılar bu 41 yılda.

Neler yaşanmadı ki bu süreçte, idamlar, kitle katliamları, sokaklarda sivil faşit terör dönemi, cezaevi katliamları, faili meçhuller, işkencede ölümler, yerinde/yargısız infazlar, hiçbiri durduramadı sokağın sesini. Şimdi ise yeni bir dönemden geçiyoruz, teknik takiplerle, komplolarla devrimcilerin ve Kürt halkının zindanlara doldurulduğu, yasal eylemlere katılmanın tutuklanma/hapis cezası ile bedellendirildiği durumlar. Hergün onlarca gözaltı/tutuklanma haberiyle uyanıyoruz güne. Gündüzlerimiz zindana çevriliyor. Ama biliyoruz ki gecenin en karanlık zamanı şafağın sökmesinden hemen öncesidir.

Yazının başlığını Rosa Luxemburg'un sözlerinden aldım, sonunu ise yaşamı/kaderi ona benzeyen Ulrike Meinhof'un sözleriyle bitirelim, asla üzgün olmayacağız hep öfkeli olacağız.

VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ !!!