11 Mart 2013 Pazartesi

Türkiye'de Sosyalist Hareket ve Şiddet - 1

Türkiye'de zaman zaman alevlenen, genelde kendi kirli geçmişini temize çekmek isteyen bunun için de sol düşmanlarının zeminini kullananların ortaya attığı bir argüman var, sağ şiddet dolu geçmişiyle hesaplaşırken, sol bunu hiç yapmadı. Bunun için kullandıkları temel argüman, şiddetin sol tarafından ortaya çıkarıldığı ve tırmandırıldığı. Bu argüman kendinden menkul "sol" bir geçmişle yapılınca da liberalinden, faşistine, cemaatcisinden bir kısım kemalistine hemen herkes birlik olup "sol ve şiddet" nutuklarına başlıyorlar. Bunu yaparken açıkça kontrgerilla uygulaması olan 1 Mayıs katliamını dahi sola yıkıp, defalarca kez özeleştirisi verilmiş, önüne geçmek için halen aktif çözüm platformları olan soliçi şiddeti çok umurlayındaymış gibi ayıplıyorlar. En son kendisine devrimci diye nitelerken, işkencede aylarca çözülmeyen İbrahim Kaypakkaya'yı öldürmeyi teklif etmiş, kendisinin itirafları ise ansiklopedi boyutlarına ulaşmış birisi cemaatin gazetesine verdiği söyleşide bu söylemi yeniden tutturdu. En azından istatistiksel verilerle ve isimlerle sol şiddet denilen olgunun, en azından ülkemizde büyük ölçüde kendini savunmaya yönelik olduğunu gösterebiliriz sanırım. Bu istatistiklerin 12 Mart ve 12 Eylül dönemleriyle ilgili kısmını Devrimci Yol savunmasından alıyorum. Farklı internet sitelerinden ve yayınlardan yararlandım. Ondan dolayı mükerrer isimler/olaylar olabilir. Öldürülme şekillerinde de bazıları maalesef sol içi çatışmada, kazayla veya başka şekilde ölenler de mevcut büyük ihtimalle. Bunları ayıklayacak zamanım yok maalesef. Ayrıca Kürt örgütleri ve KÜrtlerin uğradığı katliamlar da büyük ölçüde eksik, hem yeterli kaynak azlığından, hem de bir yazıya sığacağından çok daha fazla insan öldürüldüğünden. Yazıda başka pekçok eksik ve maddi hata da olacak büyük ihtimalle, fakat vereceğim sınırlı istatistiklerin dahi, sağı/devleti masum gösterip bütün şiddeti sola yıkmaya çalışanların yalanlarını göstereceğini umut ediyorum.

1) Yeni Türkiye devleti daha kurulmadan Mustafa Suphi ve 15 arkadaşını öldürerek komünistlere, Koçgiri katliamı ile de Kürt ve Alevilere karşı tavrının nasıl olacağını göstermişti. Kürtlere yönelik özellikle Zilan Deresi ve (bu sefer Alevi kimliğinden dolayı daha da sert/kitlesel ve nitelikli olarak) Dersim katliamı başta olmak üzere Kürtlere yönelik baskılar, nicelik olarak çok daha az olan komünistlere ise sürekli tutuklama/işkence ile baskısını devam ettirdi. Neredeyse en ufak bir şiddet olayında bulunmayan komünsitlere 1944 ve 1951 tutuklamaları başta olmak üzere sürekli şiddet uygulandı. Hem tek parti diktatörlüğü döneminde hem de Demokrat Parti döneminde solculara yönelik çok ağır baskılar uygulandı. Elbette diğer azınlıklar da (Rumlar, Süryaniler, Yahudiler, Malakanlar vs) sürekli olarak ağır baskı altında tutuldular.

2) Sosyalist hareketin kitleselleşmesinin hemen ardından, devlet ve sağcılar şiddet olaylarına başladılar, pek çok eylem polisin ve sağcıların saldırısına maruz kaldı. Örneğin 68'de Konya'da Komünizmle Mücadele Derneği üyeleri sol gazetelere, öğretmenler derneğine ve TİP il merkezine saldırdılar, İzmir'de 6. Filoyu protesto eden devrimci öğrencilere sağcıların saldırısı sonrası 2'si ağır 13 kişi yaralandı. Bir süre sonra polis ve sağcıların saldırıları ile ölümler başladı. Bunları sıralı olarak verirsek;
- Temmuz 1968'de Vedat Demircioğlu polis tarafından öldürüldü.
- Şubat 1969'da Kanlı Pazar olarak bilinen olayda 6. Filoyu protesto eden devrimcilere "İslamcı" basının provokasyonları ile Komünizmle Mücadele Dernekleri tarafından örgütlenen saldırıda Turan Erdoğan ve Turgut Aytaç öldürüldüler.
- 20 Eylül 1969'da Mehmet Cantekin faşistler tarafından, 28 Eylül'de Taylan Özgür polis (veya asker) tarafından öldürüldü. Peşinden Mehmet Büyüksevinç ve Battan Mehetoğlu öldürüldü (ve hiçbirisinin katili bulunamadı).
- Nisan 1970'de Asteğmen Necdet Güçlü ülkücüler tarafından öldürüldü, sonrasında ise Hüseyin Aslantaş, Nail Karaçam, İlker Mansuroğlu, Şener Erdal ve Niyazi Tekin öldürüldü. 1970'in sonlarına kadar yaklaşık 20 devrimci öğrenci polis ve sağcılar tarafından öldürülürken, neredeyse hiç sağcı öldürülmemişti. 12 Mart geldiğinde 21 devrimciye karşılık 2 sağcı hayatını kaybediyordu.


3) Bütün bunlara rağmen 12 Mart darbesinden sonra sola yönelik çok büyük bir saldırı dalgası gerçekleşti. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan asılırken, MAhir Çayan ve 9 arkadaşı Kızıldere'de, İbrahim Kaypakkaya işkencede öldürüldü, Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan Nurhak dağlarında, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Koray Doğan, Niyazi Yıldızhan, İbrahim Öztaş öldürüldü. Böylece Yaklaşık 50 devrimci öldürülürken, yüzlercesi işkence gördü ve tutuklandı. Bunlara karşılık neredeyse hiçbir sağcı tutuklanmadı.

4) 1974 yılında sivil faşist hareket, 12 Mart döneminde büyük darbe almış, örgütsüz ve dağınık olan sosyalistlere saldırılara başladı, okulları, fabrikaları ve mahalleleri polisin gözetiminde faşistleştirme çalışmalarına başladılar. 1974'e kadar varolan suskunluk faşistlerin saldırılarıyla bozuldu. 1974 yılında İstanbul'daki en büyük öğrenci yurdu defalarca kez dışarıdan gelen faşistler tarafından basıldı, bu saldırılarda 24 öğrenci yaralandı, dışarıdan gelen hiçbir saldırgan yakalanmadı. Ankara'da ise 5 Temmuz 1974'de Ankara'da devrimci öğrencilere ateş açıldı. Bu arada cinayetler de başladı. 1974'de 4 devrimci ( İzmit'te Ümit Tok, Ankara'da Mehmet Filiz, İstanbul'da Şahin Aydın ve Adana'da Hüseyin Örek) faşistler tarafından öldürülürken, solcular tarafından tek bir sağcı öldürülmemiştir. 1975 Ocak ayında faşistler saldırılarını artırdılar, önce İTÜ'de başlayarak ülkenin dört bir yanına yayıldı.Çoğu saldırıdan sonra saldıran faşistlere bir müdahale olmazken solcular gözaltına alınıyordu (45 yılda hiçbir şey değişmemiş). 20 Ocak 1975'de Ankara'da Veli Yıldırım demir sopayla, 23 Ocak'ta ise İstanbul'da Kerim Yaman faşistler tarafından silahla öldürüldü. Şubat ayında önce Malatya'da sonra ise Elazığ'da faşizmi protesto mitinglerine polis desteğiyle faşistlerin saldırıları sonucu 47 kişi yaralandı. 15 Ocak'taki Türkiye'de 52 ilde TÖB-DER'in yapmış olduğu "Hayat pahalılığı ve faşizmi protesto" toplantılarına, Muş, Malatya, Tokat, Amasya, Maraş ve Adıyaman'da saldırılar sonucu 35 kişi yaralandı, 1 kişi ise hayatını kaybetti. Hızlarını alamayan faşist kitleler TÖB-DER, CHP binaları ve solculara ait dükkanları yaktılar. Amasya Taşova'da TÖB-DER toplantısına katılmış Banka Memuru Adnan Baykal faşistler tarafından linç eilerek öldürüldü. Tokat'ta sinema salonuna sığınan insanar faşistler tarafından yakılmaya çalışıldı. Türkiye çapında onlarca bina tahrip edilirken, onlarca kişi yaralandı. 20 Şubat'ta Erzincan'da solcuların mitingine faşitlerin ateş açması sonucunda bir çocuk kurşunlarla hayatını kaybetti. 1974 yılından MC hükümeti kuruluncaya kadar geçen sürede faşistler 10 devrimci be 1 çocuğu öldürüp yüzlercesini yaralarken, solcular tarafından öldürülmüş tek bir sağcı yoktur.

5) 1975 yılında MC'nin kurulması ile faşist terör daha da şiddetlenerek bütün ülkeye yayıldı. Onlarca miting ve toplantıya faşistlerin saldırları sonucunda yüzlerce yaralamanın yanısıra, Nisan ayında Ali Gönel İstanbul'da faşistler tarafından öldürüldü, Ankara'da Yükseliş'teki boykotu kırmak için faşistlerin açtığı ateş sonucu yoldan geçen Burcu Öztürk isimli çocuk öldü. Mayıs ayında Sivas'da Hüseyin Esen isimli devrimci öğretmen öldürüldü. Haziran ayında Sakarya'da Hikmet Demir, Şavşat'da Hasan Şimşek öldürüldü. Temmuz ayında Bursa'da Ahmet Kırbulak faşistler tarafından öldürüldü.Iğdır'dan, Gerede'ye kadar ülkenin hemen her yanında çeşitli zamanlarda solculara ait dükkanların, TÖB-DER binalarının ve CHP merkezlerinin yakıldığı, saldırıya uğradığı, dinamitlendiği, bombalandığı saldırılar oldu. Ağustos ayında Kırşehir'de Ahmet Deveci öldürüldü. Eylül ayında Bursa'da Ali Genç isimli TÖB-DER üyesi öğretmen öldüüldü, Kırıkkale'de Vehbi Yılmaz, Muğla'da ise İbrahim Kocakıran isimli iki CHP'li işçi faşistler tarafından öldürüldü, Ankara'da ise Ayhan alkan isimli CHP'li işçi polis tarafından mitimg sonrasında silahla öldürüldü. İzmir'den Niğde'de, İstanbul'da vs çıkan çatışmalarda yüzlerce kişi yaralandı. Kasım ayında Niğde'de CHP'li İsmet Yücek öldürüldü. Bu sırada ilk kez ülkücü bir öğrenci 4 Kasım 1975'de Ankara Gazi Üniversitesinde çıkan çatışmada öldürüldü. 1974 başından bu tarihe kadar olan olaylarda 22 solcu öldürülürken, solcular tarafından öldürülen kişi sayısı 1'dir. Kasım ayında Ege Üniversitesi servis otobüsü faşistler tarafından tarandı, 5 Kasım'da İTÜ'ye saldıran faşistlere silahla karşılık verilmesi sonucunda ülkücü bir öğrenci hayatını kaybetti. 17 Kasım'da Erzurum'da Münir Çetinkaya isimli devrimci öğrenci faşistler tarafından vurularak öldürüldü. 1 Aralık'ta Cezmi Yılmaz ve Halit Pelitözü faşistler tarafından vurularak öldürülürken, Malatya'da Kazım Göktaş isimli devrimci lise öğrencisi 3. kattan atılarak öldürüldü. Ankara'da Devrimci Kenan Dayıoğlu öldürüldü. Seydişehir Alüminyum tesislerinde işçilere saldırı sonrası çıkan çatışmada bir faşist öldürüldü. 1974 yılından 1975 yılına kadar çıkan olaylarda, gazetelere göre çıkan olaylarda 58 kişi ölürken, bunların 28'i solcu, 6'sı ise sağcıydı, solculardan 25'i faşistler tarafından öldürülürken hiçbirisinin katili bulunmamıştı. 6 sağcının 4'ü ise yapılan saldırılara silahla karşılık vermesi sonucu meydana gelmişti ( 1'i Diyarbakır'da polisin açtığı ateş sonucu, diğeri ise başka bir ülkücü tarafından öldürülmüştü).

Görüldüğü üzere Türkiye'de solun şiddete başvurması hem 12 Mart hem de 12 Eylül öncesinde savunma amaçlı olarak başlamıştı.

Devam edecek















.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder