27 Mayıs 2011 Cuma

Bahardan alacağımız var


Hep denir bahar ayları insanın kanının daha hızlı aktığı, daha heyecanlı daha tutkulu olduğu zamanlardır. İnsanlar daha yoğun duygular yaşadığı zamanlar. Ahmet Telli'nin şiirindeki gibi sevdadan uzak kalmamak için kavgadan uzak kalmayanların ayları. Neler olmadı ki bahar aylarında, 8 Mart 1857 grevci kadınların yakılması, İşçi Sınıfının ilk kez iktidarı eline aldığı Paris Komününün onur dolu 70 günü, 1 Mayıs 1886 8 saatlik işgünü direnişi, 68 Mayısı. Bu topraklarda da durum farklı değil, dünyanın belki de en görkemli günü Newroz'un 21 Mart'da.

Direnişlerin bu kadar fazla olduğu zamanlarda katliamlar, en cesurların katledilmesi de kaçınılmaz. Zaten 8 Mart'ı da, 1 Mayıs'ı da günümüze taşıyan bu katliamlar, 1871 Mayıs'ın da "Vive la commune" diye kurşuna dizilen Fransız Proleterleri de, Kawa'nın Demirci Dehak'a isyan ettiği günü kutlarken katledilen Kürtler de halen bu dünyadan umudu kesmememizin nedenleri.

Kızıldere'den, Dörtlere, darağcındaki fidanlardan 16-17 Nisan destanını yaratanlara, Kemal Pir'den Mehmet Akif Dalcı'ya, Kaypakkaya'dan 1 Mayıs 96'ın dört kızıl gülüne direniş ve kanla dolu bahar bu topraklarda. Halen başımız dikse bunca soytarılığa rağmen onların sayesinde. Bu kadar kan ve onurla dolu baharın sonu da yine aynı şekilde oldu.

Hüseyin Cevahir, Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan 31 Mayıs 1971 günü direnerek hayatlarını kaybettiler. Bize dik durmanın onurunu bırakarak. Hüseyin Cevahir İstanbul'da yoldaşı Mahir Çayan ile savaşarak, diğerleri ise Nurhak dağında destan yazarak. Çok kişi anlamayacak, neden onların rahatça yaşamak varken hayatlarını ortaya koyduğunu, çünkü onları anlamayanlar bilmiyorlar ki "diz çökerek yaşamaktansa, ayakta ölmek yeğdir" cümlesinin en çok bahara yakıştığını.

Bizlere gösterdiğiniz yolda bütün seneyi bahara dönüştürmek bizim boynumuzun borcudur.


"onlardan haber geldi.
oradan
onlardan.
gömlekleri kirli değil
çatık değilmiş kaşları.
yalnız biraz
uzamış tıraşları.
"yandık!"
dememişler.
dayanmışlar biliyorum.
"dayandık!"
dememişler.
gözleri gülerek
bakıyorlarmış adama.
şakaklarında taze bir yara varmış ama,
çatık değilmiş kaşları.
yalnız biraz
uzamış tıraşları.."








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder