27 Haziran 2012 Çarşamba

10 KONGRE METİN 6 AĞUSTOS 2011 DÜNYA DURUMU ÜZERİNE TEZLER (BÖLÜM 5)


V. Arap dünyasında devrim seyir halinde

65. Bugün, Arap dünyasındaki devimler uluslararası sınıf mücadelesinin en önemli olayıdır. Dünya ekonomik krizi 30-40 yıllık baskıcı, işkenceci, siyasi özgürlükleri yok sayan bölgesel eski rejimlerde yaşanan gerilimi artırdı. Bu sabit özelliklerinin yanında çürüme ve diktatörlüklerin ve ona yaslanan burjuvazinin serveti ile kıyaslandığında halkın çoğunluğunun yaşadığı özelliklede krizle birlikte tırmanan yoksulluk ve işsizlik, sosyal harcamaların kesilmesi ve temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışları ile birleşip daha da ağırlaştı.
 66. Arap devrimleri dünya ekonomisini çok fazla etkiliyor. Dünya petrol pazarının önemli sağlayıcısı konumundaki ülkeleri devrim dalgası sarstığından beri petrolün üretiminde ve dağılımında düzensizlikler yaşandı ve bu durum petrol fiyatlarının artışına yol açarak dünya ekonomisini etkiler hale geldi. Eğer Arap devrimci süreci uzar ve yayılırsa, istikrarsızlıktan dolayı fiyatlarda yaşanabilecek artışla, ekonomilerinde kırılgan bir iyileşme yaşayan bazı ülkeleri de içine alarak, dünya ekonomisinin daralmasına neden olan etkenlerin etkisini artıracak bir temel unsur olacak.
67. Arap devrimlerinin bir diğer merkezi etkisi ise emperyalizm tarafından korunan dünya düzenini doğrudan etkiliyor olmasıdır. Bölgenin petrol kaynaklarına bağlı jeopolitik öneminden dolayı kontrol, ABD tarafından İsrail ve Mısır ordularının doğrudan finansı ile ifade ediliyor. İsrail ve Mısır dünyada en çok finans yardımı alan ülkedir. Günümüzde Irak ve Afganistan’ın kritik durumu dışında dünya düzeni için tehlikeye yol açıyor ve bölgede emperyalizmin kalelerine karşı bir devrim öngörülemeyen bir durumu, istikrarsızlığı açığa çıkardı. Bir tarafta bölgedeki dinamizm genişliyor ve ani ve devrimci süreçler bölgenin farklı ülkelerinde yaşanıyor ( Yemen, Bahreyn, Suriye vb). Diğer tarafta Arap dünyasındaki emperyalizmin en önemli müttefiki ve tamamen ABD yardımına bağlı Mısır, devrimi yaşıyor. Ekonomik krizin sonuçlarına karşı devasa kitle gösterileri yaşandı ve emperyalizmin bölgedeki varlığı için büyük tehlike olan Arap dünyası ile birlikte Avrupa’yı etkiledi.
68. Arap dünyasındaki devrim sadece emperyalizmin müttefiki diktatöryel rejimleri karşısına almıyor. Aynı zamanda bölgede emperyalizmin jandarması rolü oynayan İsrail devletini tehdit ediyor, İsrail ve Filistin’e komşu iki ülke; Mısır ve Suriye ve tüm Arap dünyası devrimci süreci yaşıyor. Filistin halkı ve onun kurtuluşu için şimdi daha güçlü bir dayanışma duygusu var. Filistin davası antiemperyalist görünümlü ve İsrail ile barış içinde bir arada yaşamın sürdürülmesine yönelik emperyalizmin politikasını karşısına alarak Arap mücadelelerini birleştiriyor.
69. Arap devrimi Filistin’e(de) ulaştı. Nakba’nın yıldönümünde yapılan gösterilerde kitleler sınırlara yürüdü, Siyonist ordunun yanında Arap ülkelerinin polisleri ile de çatıştılar. Eylemcilerin 3. intifadanın başlatıldığını söyledikleri bu karşılaşma tüm süreci daha da derinleştiriyor ve Siyonist üssü tehlike altına alıyor. Mübareğin devrilmesiyle ilk yumruğunu indirdi: kısmen de olsa Mısır ve Gazze arasındaki Rafah sınır kapısı açıldı ve Gazze ablukası gedik verdi.
70. Bu devrimler halkçı bir karaktere sahip. Irak ve Afganistan özgürlük savaşından farklı bir karakterle Mısır gibi bazı ülkelerde işçi sınıfı örgütlü bir biçimde yer aldı. Arap dünyası ile birlikte Avrupa’da gençlik öncü olarak önemli rol oynuyor. Sınıfın ve gençliğin süreçlere bu özel katılımı, tüm dünyadaki mücadelelerde gençlik ve işçiler için bir referans oldu. Aynı zamanda Arap devrimi kitlelerin işleri eline almalarına karar verdiklerinde, insanlığın acılarını sonlandırmak için tek geçerli strateji olan devrimin geçerliliğini ve kitlelerin gücünü bir kez daha kanıtladı.
71. Devrimle dayanışma ülkeden ülkeye hala benzersiz. Mısırda yaşandığı gibi sahneye işçi sınıfının ve gençliğin çıkışı tüm dünyada dayanışmayı motive etti. Fakat bu dayanışma aynı şekilde diğer ülkelere gösterilmedi, özellikle birçok sol akımın Libya diktatörüne destek çıktığı görüldü. Kaddafi’nin katliamlarına rağmen solun önemli kesimi, Chavez ve Kastro kardeşlerin rehberliğinde Kaddafi etrafında bir araya gelirken halkın karşısında durdu. Bu durum çok fazla kafa karışıklığına neden oldu ve neredeyse Libya ile dayanışmaya yol açmadı. Ama bu durumu emperyalizmin müdahalesi daha zorlaştırdı. Benzer bir durum Suriye’de yaşanıyor. Gösteriler için bir araya gelen kişiler katlediliyor fakat uluslararası bir dayanışma yok çünkü sol rejime taviz veriyor. Suriye rejimini destekleyen ülkeler İran, Venezüella ve Küba olduğunu bir tarafa not edelim.
72. Politik İslam, Arap devrimi testinden geçemedi. Genel olarak tüm eğilimler bir prestij kazansa da emperyalizm ve İsrail ile karşı karşıya gelmelerinden dolayı İran’ın Ayetullah rejimi, Hizbullah ve Hamas tavır alamamaktan kaynaklı bir erozyon yaşıyor hatta Hamas’a karşı gösteriler yapıldı. Bu hareketler kitlelerin karşı karşıya geldiği hükümetlere destek oldular; mesela Esad, Hizbullah tarafından destekleniyor. Burjuva milliyetçiliğinin ve stalinizmin çöküşü devrimci alternatifin inşası için daha iyi bir alan açıyor.
73.  Arap dünyasındaki devrimci gelgitler merkezi olarak bölgedeki emperyalist politikaların desteğini alan diktatörlük rejimleri karşısına aldığında, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeni ve Bush’un yenilgisinin yanında emperyalizmin liderliğine krizi taşıdı. Fakat emperyalizm, her ülkede sahip oldukları iç dinamiklerle olan ilişkisiyle kendisi için daha iyi bir kontrolü garanti edecek ve bölgedeki sömürgeci sömürüsünün istikrarını sürdürmesine izin veren bonapartist rejimleri destekleyerek bu çerçevede müttefikleri ile uyum içinde yeni bir pozisyon almaya çabalıyor. Emperyalizm iktidara gelebilecek hükümet projelerine göre kendini ayarlamaya çabalıyor çünkü var olan iktidarların saldırı altında olması bu hükümetlerin görevi bırakmasından daha fazla istikrarsızlık yaratıyor. Libya’da takındığı pozisyon bu durumun en güzel örneğidir. İlk başlarda Kaddafi’yi destekledi fakat iç savaşın yol açtığı istikrarsızlıktan dolayı emperyalizm kendi kontrolünün dışına çıkabilecek isyancı güçleri yok etmek ve petrole ulaşmak için müdahale etti. Bahreyn’de Suudi Arabistan’ın müdahalesini destekledi ve halkın mücadelesini ortadan kaldırdı. İşte bu nedenle diktatörlüklere karşı mücadele bölgedeki emperyalist varlığa karşı mücadeleyle birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü emperyalizm bölgedeki diktatörlükleri destekliyor, bu bonapartist rejimleri güçlendiren bu destektir. Diktatörlüklere karşı ayaklanmaya ve silahlı mücadeleye başvurmak artık Yemen’de olduğu gibi daha fazla gereklidir. Mısır’da emperyalizm Mübarek’i destekledi ve sadece Mübareği bir başkası ile yer değiştirmeyi kabul etmek durumunda kaldı ve sonrasında kitleler baskıya karşı çıktığında ve hükümetin bir kaç değişiklikle yenilenmesine karşı çıktıklarında son olarak askeri cuntayı onayladı. Bir kural olarak emperyalizm mümkün olacak en az istikrarsızlığa yol açacak bir çözümü kabul ediyor. Fakat devrimin iktidarının diktatörlükleri tamamen ortadan kaldırması ve gücünü kullanması tek çözümdür. Burjuvazi için yer değişikliği gerçekleştirebileceği somut alternatiflerin yokluğu daha fazla radikalizasyona yol açabilir. Suriye ve Yemen’in durumu gibi, silahlı çatışmalar ve yeni iç savaşlar. Mısır’ın durumunda emperyalizmin desteğine ve şimdi cuntaya yaslanan Müslüman Kardeşlere rağmen hala büyük çelişkiler mevcut ve gençliğin durumunda olduğu gibi devrime öncülük eden sektörler arasında karşı karşıya gelişler yaşanıyor.
74. Arap devriminin evrimi ya da sonu uluslararası politik durumu etkileyecektir. Krizin sonuçlarına karşı sınıfın direnişine olan etkisiyle( zaferlerle ve yenilgilerle) hem bir referans noktası olarak ve hem de emperyalizmin ekonomik ve politik krizini derinleştirerek ya da derinleştiremeyerek. Biz bugün bölge genelinde devrim ve karşı devrim arasında uzun sürecek bir mücadeleye, mücadeleleri büyütecek ya da derinleştirecek muhtemel süreçlerin cereyan edeceğini düşünüyoruz.  Üstelik gençliğin mücadelesi ve daha önceki süreçlere liderlik eden İslami eğilimlerin zayıflığı söz konusudur. Filistin ve Suriye bu eğilime örnek gösterilebilir. Aynı zamanda devrimci liderliğin yokluğu zaferleri engelleyen krizlere, Bahreyn’deki gibi bölgesel yenilgilere ve Libya’daki açmazlara neden oluyor. Bugün Arap devrimi dünya durumunun en yüksek zirvesidir ve dolayısıyla sonuçları iyi ya da kötü kesinlikle sınıf mücadelesini ve dünya durumunu etkileyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder