28 Haziran 2010 Pazartesi

Kekik Toplarken Gelen Ölüm

 Anadolu ajansının geçtiği çatışma haberlerindeki tarzı kanıksadık. Bilmem ne ilinin hangi mezrasında güvenlik güçlerinin teslim ol çağrısına ateşle karşılık verilen teröristlerle girilen çatışmada X terörist ölü ele geçirildi. Açılan ilk ateş sonucunda Y güvenlik kuvveti şehit oldu.
Hep bu anonsla çatışma haberlerini izledik. Bugün de buna benzer bir anons hazırlanmak üzereyken vali duruma müdahale etti. Hatay valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, Hassa ilçesinin Dedemli köyü Şekerim Deresi mevkisinde PKK üyelerine karşı konuşlanan güvenlik güçlerinin kekik toplayan köylüleri, terörist sanarak ateş açtığını söyledi.
Haber bu. Şimdi yıllar önceye gitmek yok. Daha yakın zamanda Ceylan Önkol. Hala gözleri üzerimizde olan Uğur Kaymaz ve babası. Bunlar bildiklerimiz. Ya köylüyle gerillaya ayırt etmek zor diyen askeri   yetkililer ve gerilla hesabına yazılan öldürülen köylüler. Daha yeni Erzincan'da 70'lik ninemiz ateş arasında kalarak yaşamını yitirmişti. Bu ülkede yargısız infaz var derken dut yemiş bülbül kesilen liberaller hangi açıklamaların ardına sığınacak? Savaş çığırtkanları kimlerin üzerine yolluyacak orduyu?
Nerde teslim ol çağrıları? Hani mertçe savaşan güvenlik kuvvetleri? Kekik toplayan köylülere teslim olun çağrısını Italyanca ya da Fransızca mı yaptılar? Yoksa İsrail'in taşeronu olabilecekleri için ibranice mi?
Hadi çağrıyı duymadılar, üzerinize sizin kekik mi serptiler. Kekiklerden mi korktu koca tabur? Ama olay Hatay değilvde kürt coğrafyası olsaydı, biz yine anadolu ajansının bildik haberini duyacaktık, güvenlik kuvvetlerinin başarısını destek sunacaktık.
Çok geçmişe gitmeye gerek yok, gençliğinin baharında bir nesil “bin operasyon” adı altında yargısız infazlarda “hücre evlerinde” ölü ele geçirildiler. Üstelik silahları da vardı. İki kalem, Che posteri ve okumaktan sararmış sol yayınlarından Felsefenin Başlangıç İlkeleri.
Katliamcı gelenek sürüyor. Ama bu yazıyı yazarken Grup Kızılırmak’ın Gidenlerin Ardından albümü aklıma geliyor. Kendisi de katledilen Musa Anter’in sesinden “Ve cellat uyandı yatağında bir gece. Tanrım bu ne zor bilmece. Öldükçe çoğalıyor adamlar. Oysa ben tükeniyorum öldürdükçe.”
61 yaşındaki Ali Dalmış ile 62 yaşındaki Mustafa Fil savaşın bedelini canları ile ödediler. Hiç düşünmüşler miydi acaba köylerinin en güzel kayalıklarında kendi oğulları gibi gördükleri askerler tarfından üzerlerine ateş açılacağını. Oğullarından ve torunlarından ayrı kalacaklarını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder