21 Mayıs 2010 Cuma

Özgürlük, Eşitlik, Mülkiyet ve Bentham




Burada egemen olan yalnızca, Özgürlük, Eşitlik, Mülkiyet ve Bentham'dır.

Özgürlüktür, çünkü, metanın, diyelim emek-gücünün hem alıcısı hem satıcısı yalnızca kendi serbest iradelerinin etkisi altındadırlar. Serbest taraflar olarak sözleşme yaparlar ve vardıkları anlaşma, ortak iradelerinin yasal ifadesinden başka bir şey değildir.

Eşitliktir, çünkü birbirleriyle basit meta sahipleri olarak ilişki içine girerler ve eşdeğeri eşdeğerle değişirler.

Mülkiyettir, çünkü taraflar, kendi malı olan şeyler üzerinde tasarrufta bulunur.


Ve Bentham'dır, çünkü ... herkes yalnız kendini düşünür, kimse geri kalana kulak asmaz ... ve takdiri ilahi ile hepsi de herkesin mutluluğu ve yararı adına, kendi karşılıklı çıkarları adına elbirliği ile çalışır.

Marx böyle yazmıştır Kapital'in birinci cildinde, son paragrafta yazan kısıma dikkat edelim "herkes yalnız kendini düşünür, kimse geri kalana kulak asmaz". Zonguldakta ölen işçiler içinde böyle oldu.

Herkes kendi meşrebince yorumladı. İş kazası deyince aklına sahnede vücudunu teşhir eden mankenlerin, şarkıcıların göt çatalının gözükmesi, memelerinin meydana çıkması gelen burjuva basın için manşet bile olmadı.

Tekel işçilerini yetim hakkı yemekle suçlayan RTE ise "kader" dedi. Çünkü kapitalizmde işçilerin kaderinde hep ölüm var. Tekstil işçileri için de, tersane işçileri için de, maden işçileri için de. Kendisine ise yanıtı Nazım uzun seneler önce vermişti;

«Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.»
Hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
Onu biz, kendimiz vaadettik kendimize.
Bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair.

«Kim bilir belki yarın...»

Bakalım o zaman da kader diyebilecek mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder